9 Aralık 2012 Pazar

Yeni defter açtıran, ezber bozdurtan...

Etrafımdaki birçok arkadaşım, dostum, tanıdıklarım hatta benim için bile  2012 farklı bir sene olmakta.. Astroloji haritalarında da yazılı çizili olduğu üzere, Maya takviminin öngördüğü üzere  gözle görülür bir devinim, değişim var hayatımızda..Olumlu olumsuz..İyi kötü..Ama hep bir adım atılan, yeni defter açtıran, ezber bozduran ve kimi zaman da ağzımızı açık bırakan..Uzun zamandır yapılagelen işlerin bırakıldığı, normların yıkıldığı, farklı adımların atıldığı zamanlar..


İşte bende tam bu zamanlarda kendine yenilikler yaratma arifesinde olan  kuzenimin yanına bir kaçamak yaptım, yaşadığı yer olan Londra'ya...Eski defterleri kapatma arifesinde, kendine yeni bir yaşam kurma arifesindeyken gittim yanına.. Genelde iki kuzen birlikteliklerimiz daha çok NYC'de yüceltilmişken ilk defa Londra'da olacaktık kızkıza uzun bir zaman sonra...Her iki şehirde benim için her daim ilham kaynağı olmuş olsa da Londra hayatıma daha farklı girmiştir aslında..Nedenlerine gelicek olursam ;

Lady Di öldüğünde Londra'da idim..Başından sonuna .. Hem taziyelerimi bizzat Buckingham Sarayına çiçek bırakarak yapmıştım hem de cenaze törenine katılmıştım..Severdim kendisini bilinmez bir şekilde.. Belki de anneme benzettiğimden..Belki de ''zarif'' sıfatını en çok yakıştırdığım kişiler arasında olduğu içindi... Kimbilir ...Hakikaten bir anda Londra 'da tarihi bir an'a tanıklık ederken bulmuştum kendimi, Candle in the wind şarkısını dinlerken...

Bir başka sefer yine tam Londra'ya ayak basmıştım İzlanda 'da volkan patladı, külleri sardı ve mahsur kaldık Londra 'da..Bu da başka bir maceraydı aslında.. Matem ve mahsur kalma gibi ülkeyi derinden etkileyen olayların göbeğinde  bulunmuşluk nedeniyleydi belki de Londra'yı daha farklı kılan...

Çocuklarıma hamileyken, çoluk-çocuklu derken sıra geldi yalnız başıma gitmeye bu defa..Fazla isteğim yoktu; plansız programsız, biraz bohem biraz keyfekeder biraz da pervasız olmaktı niyetim....

Tam Noel arifesinde ışıl ışıl bir Londra karşıladı beni..Hava ortalama 2 derece ayaz..)) Işıltı tam bana göre idi tamam da ayaz ile işim olmazdı...En azından şimdiye kadar hep öyle olmuştu...





Sokaklardan yükselen enerjiyi hissetmemek olanaksızdı ... Hava ayaz olmasına rağmen sokaklar insan seli.. Restaurantlar ağzına kadar dolu ..Tüm dükkanlar ve sokaklar ışıl ışıl ..Vitrinler tablo gibi...Fiyatlar fiyakalı...Hatta kimi zaman ateş pahası...Sokaklarda tarzı birbirine benzemeyen insanlar... Güzel tarzlar...Güzel insanlar.. Zımbalı ayakkabılar ve kürk giymiş adamlar dışında tabii :))

Trafik desen öyle...Keşmekeş.. Eee biz de şartlara uyum sağlayarak atladık kuzenin vespasına.. Sabah, öğlen, akşam ; spor veya şık halde gezdik bütün şehri vespa ile çılgınca.. İster tiyatroya ister şık bir club'a..Ayaz mı dediniz ? Yağmur mu dediniz ? Hiçbirisi bizi o an'ı yaşamaktan alıkoyamadı..Hatta bundan sonra en yakın dostlarım ''ayaz'' ve ''yağmur'' olacaktı.. Kah acele gittik kah sokakları izleyerek yavaş...Bazen teğet geçtik bazen geniş aldık virajları.. Unutulmayacak an'lar yarattık..

Yeni yerlere gittik yeni tadlar tattık...Mayfair 'deki burger & lobster 'da ki  www.burgerandlobster.com/  öğlen yemeğimiz lezzet üstüne kurulmuşken; Cecconi's de ki öğlen yemeğimiz keyifli ve hoş bir ambians sayesinde  uzun ve derin bir sohbete dönüştü...www.cecconis.co.uk

Akşam yemeklerinde ise   www.theartsclub.co.uk ve  www.novikovrestaurant.co.uk  oldu tercihlerimiz..  Hoş insanlarla dolu..Hatta Noel arifesinde dopdolu... İddialı insanların, iddialı ambiansların, iddialı yemeklerin olduğu..Her milletten insanla yolunuzun kesiştiği Londra'da da her yerde olduğu gibi Ruslar en fazla karşılaşılanlar oldu..Türkçe sıkça duyuldu...




Tam demiştim ki bu sefer de Londra'yı özellikli ve farklı kılan da ayaz, yağmur ve Vespa  3'lemesi oldu  diye..Hani bana yeni defter açtıran, ezber bozdurtan cinsinden..Hayat memat, ayaz mayaz, yağmur çamur yaşamıştık an'ları keyiflice, bol kahkahalı...Derin sohbetler, dönüşümler ve bizi bekleyen yeni dönemler de cabası...Tam demiştim, diyordum ki...

Akşam şık bir yerde yemekte, uzaktan çook uzaktan bir telefon geldi...Ağzımın tadı kaçtı, ağzım açık kaldı..Yüreğim sıkıştı, keyfim kaçtı..) Ne yediğimi bildim  ne de nerede olduğumu.. Dona kaldım, kelimeler boğazıma, gözyaşları kalbime sıkıştı..Beynim uğul uğul.. Kalktık usulca .. Gittik sessizce.. Hiç konuşmadan...

Londra yine yapacağını yapmıştı bana ....Belki de 2012'nin etkileri idi kimbilir..Yoksa Maya takvimi ?..

Belki de hayat dediğin şey bu idi..Bilinmezliklerle dolu...Kimi zaman boğazında düğümlenenlerle  kimi zaman akıttığın gözyaşlarınla.. Ama sevinçten ama kederden..Kimbilir...Yaşayıp göreceğiz...Hayırlısıyla hepimiz...

1 yorum:

Hoş geldim!

Yeni yılın ertesi, annemin başka diyarlara intikal edişinin tam göbeği, oğlumun yeni yaşının hemen öncesi bir zamanlardan merhaba! Uzun bir ...