Etkisi güçlü, enerjisi güçlü olanlar tabii.
Milyonlar da baksa, görse, herkes aynı şeyi görür.
Sadece görmez hatta, duyumsar.
İçi cız eder, aklına mukayet olamaz, kan farklı pompalanır hücrelerinde o karelerde.
Kimi zaman bir çizi,
Kimi zaman bir film karesi,
Kimi zamanda bir fotoğraftır,
Sadece hafızalara değil yüreklere kazınan.
Hiç çıkmayacak şekilde.
Hiç bir zaman bilim kurgu film ve/veya roman sevmedim.
Ben hep '' gerçek '' ve ''gerçeklik '' sevdim.
Yaşanmışlık yakın geldi, ondan çok şey öğrendim.
Uzun zamandır hiç bir film hatta bilim kurgu bu kadar bende iz bırakmamıştı. Her bir karesiyle.
Yıllarca kandırılmış, bastırılmış '' district''lerin, Capitol'a başkaldırmasını izledik bu film serisinde.
Zulmün, acımasızlığın, baskının, despotluğun, bilerek geri ve cahil bırakılmışlığın izlerini gördük her karesinde.
Ne pahasına olursa olsun başkaldırma sevdasını, içlerinden bir babayiğidin -pardon kadınyiğidin- verdiği olağanüstü mücadeleyi izledik.
Ben izlerken hep şunu düşündüm '' bilim kurgu olamayacak kadar gerçek, absurd olamayacak kadar sahi ''
Yaşadıklarımla kolaylıkla örtüştürdüm, eğlenmek yerine gerildim, sanki ben o film karesindeymişim gibi hissettim.
Film '' Hunger Games ''idi. Halen serisi devam eden.
Aşağıdaki görseller 1.cisi filmden...
Ama maalesef 2.cisi gerçek yaşamızdan...
Sessiz bir başkaldırıdan.
Hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağının sessiz ama vakur kabulunden.
Canımızdan.Bağrımızdan.Yorumsuz olan.
Hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağının sessiz ama vakur kabulunden.
Canımızdan.Bağrımızdan.Yorumsuz olan.
KaraAN, AnKARA'dan.
Hunger Games 'e her açıdan çok benzettiğim ülkemin şu anki durumunun, film karesine de benzerliğinden dem vurduğum.
Her 2 fotoğraftaki acı karşısındaki yüce ama sessiz ortak tavrına şaşırıp kaldığım.
Birisinin kurgu birisinin sahi olduğuna inanmak istemediğim.
Sadece sessizce acılarına yürekten ortak olduğuma söylemek istediğim.
Hatta sadece acılarına ortak olmak değil, dertlerine çözüm ortağı da olmak istediklerini bilmelerini istediğim.
Hunger Games 'e her açıdan çok benzettiğim ülkemin şu anki durumunun, film karesine de benzerliğinden dem vurduğum.
Her 2 fotoğraftaki acı karşısındaki yüce ama sessiz ortak tavrına şaşırıp kaldığım.
Birisinin kurgu birisinin sahi olduğuna inanmak istemediğim.
Sadece sessizce acılarına yürekten ortak olduğuma söylemek istediğim.
Hatta sadece acılarına ortak olmak değil, dertlerine çözüm ortağı da olmak istediklerini bilmelerini istediğim.
Ve bu özel adam, film karesi olmayan, anlı, canlı,şanlı Gazi Mustafa Kemal, yine bir dönemin Hunger games'ini yaşarken bu ülke; çıkıp bize aklı ve savaşçı kişiliğiyle her türlü hürriyeti, imkanı ve daha ötesi Cumhuriyet'i kazandırdıysa ben ne yapayım bilim kurgu filmlerini.
bilirsem daha iyi bu ülkenin yakın geçmişini,
okuyabilirsem yakın -orta vade geleceğini,
inanırsam bu topraklara,
biraz daha cesur ve kadınyiğit olursam,
etrafıma azıcık ümit verebilirsem, destek olabilirsem,
Ancak o zaman ben de kendimi bir film karesinden öte '' yaşanmışlıkların '' içinde görebilir, o zaman '' yaşadım '' diyebilirim.
Herkesin fikrine ve tercihine saygı duyuyorum.
Ama ben uzun bir süre daha yukarıdaki fotoğraftan taşıp gelen enerjiye, kudrete, kararlılığa, başkoymuşluğa, hem savaşçı hem de asil kan taşıyan bu babayiğit için başka film karelerini izlemek yerine gerçeğin kendisini, yani bana düşen görevi yapacağım.
Cumhuriyetin tüm imkanlarını kullanmış genç bir kadın olarak ben bu topraklar için varolacağım.
Sonrası mı ?
Ben de o toprağa karışırım fena mı ?
Cumhuriyetimizin 92. yılı kutlu olsun....
Atamızın ve silah arkadaşlarının, bu topraklar için canını vermiş herkesin ruhu şad olsun.
Cumhuriyeti sizler kurdunuz, bizler yaşatacağız!