Yaş 24- 25. Kendimizi kurumsal kariyer ile var ettiğimiz bir dönem. İkimizde de siyah kalın gözlük çerçeveleri. İkimizinde 2. işi.Tesadüfün böylesi buluşuyoruz mavi kapaklı bir krem etrafında. Aynı anda birçok deli kadınla.
Çok disiplinlisin. Çok da çalışkan. Deneyimin, aklın ve çalışkanlığınla hemen müdürümüz Elvan 'ın gözdesi oluyorsun. Ne zaman atlara akrobasi yaptırılacak, ne zaman Alman büyüklere sunum, yeni kolonya, saç jölesi lanse edilecek filan Elvan 'ın sağkolu, sağduyusu filan oluyorsun. Hem sol hem sağ beyinsin yani. Bir sağdan bir soldan çakıyorsun. Tüm beyinliliğin o günlerden miras meğerse.:)
Neyse zaman çok da geçmiyor, new PM semineri için Hamburg'a gidiyoruz. Anam bir de ne göreyim, bizim aklı başında, örnek, bütünsel insan meğersem az cilveli değilmiş. Bir ispanyol ağbimize bir ilgi bir alaka:) Xavier miydi ismi ne bak halen hatırlıyorum. Çok şaşırıyorum bildiğin gibi değil. Türkiye'ye dönüyoruz. Ağzına içki filan koymuyor ama nargilecilerden de çıkmıyorsun. Tabii işin içinde bu sefer Türk erkekleri...
Bildiğin entresan bir kız bu Bahar diyorum. Hem manyak, hem manyak akıllı, sorumluluk sahibi, erkeğini -pardon ekmeğini - taştan çıkaran bir kız bu diyorum. Dil, ırk, din gözetmeyen :)
Bravooo Bahar bravooo diyorum.
Çok çalışıyoruz, sen daha da fazla. Sabah en erken gelen, akşam en geç çıkan, her cumartesi ofise gelen sen oluyorsun. Ben kendimi filan sorguluyorum senin performansını görünce...Ben de yapmaya, çok çalışmaya çabalıyorum ama bir yere kadar deyip pes ediyorum.
Yavaş yavaş sağ beynim ile ben de gözdesi oluyorum müdürümüz Elvan'ın.(Elvan öyleydim de mi ?) Ama sadece sağ tarafla. Sol tarafta arada aksaklık filan olabiliyor. Amaan o kadar da analitik olunmuyor be anacım diyorum.
Hayat hızla geçiyor, manyak bir çalışma temposu, acı tatlı bir stres, ben evleniyorum o ara.
Bahar ise sessiz sedasız 1 seneliğine Hamburg 'a gidiyor. Asmalı Konak zamanı. Çanak anteni var. Hamburg'a gidip geldikçe ayaklarımızı altına kıvırıp, çekirdek çitleyerek, Asmalı Konak izliyoruz.
Herşeyi bu denli kolay kıvırabilince, uyum sağlayıp, üstüne üstlük manyakça Almanca konuşmaya da başlayınca yine Bravooo Bahar bravoo diyorum.
Sonra ben hamile kalıyorum, sen evleniyorsun, efsane müdürümüz Elvan pat dananak ayrılmaya karar veriyor, sonra sen hamile kalıp doğuruyorsun, hamilelik izninden dönmeden '' gelme bu ofise, git kendine başka bir fırsat yarat'' diyorum.
Başka bir işe geçiyorsun, orada da çok çalışkan ve başarılı oluyorsun. Ama birşeyler farklılaşıyor.
Hayatı sorgulamaya ilk defa başlıyor(uz)sun. Hayat bu denli stresli olmamalı, başka yollarda olmalı, denenmeli, yaşanmalı diyoruz. Hayat bu diyor(uz)sun.
Önce sen sonra da ben; alıyoruz riskleri sırtımıza, düşüyoruz yeni yollara.
Sorumluluk sahibi, çalışkan, akıllı, uslu, sürprizlere daha kapalı olan Bahar önce kendini sonra da herkesi böyle şaşırtarak 1. chapteri kapatıyor ve diyor ki ;
'' Eyyyy sürprizler; gelin teker teker korkmuyorum sizden, aksine kucaklamaya hazırım ''
Ve böylece 2. chapter YAŞAM başlıyor.
Sadece O'nun ki başlamıyor tabiki paralel bir dünyada benim için de başlıyor.
2007-2010 YAŞAM
Hayat ve Yaşam arasındaki en büyük fark; daha dingin, daha ne istediğimizi bilen, daha farkında olmamız. Hayatı gelişine güzel yaşamamaya kararlıyız. İsteyerek ve tercih ederek yaşamak istiyoruz.
Yaşlar 35 'e yakın.
Önce sen ve Elvan istifa ediyorsunuz kurumsal hayattan ve bir hayalin peşine ortak oluyorsunuz. Beni de aranıza katmaya çalışıyorsunuz ama işi kurunca sabah kahvesini içip de işe geç gelme lüksü kimin olacak diye kavga çıkıyor ve ben vazgeçiyorum. Ben halen çalışma odaklıyım, kahve içmeye işi kuracaksak hiç olmasın daha iyi diyorum. Manyaklığın son demleri.
Sizler her sabah beni arıyorsunuz ''Aaa biz yürüyüşteyiz yoksa sen ofiste misin ? '' şakaları kabak tadı verince ben de basıyorum istifayı. Ama bir 3 ay daha takılıyorum ofiste. Tam ayrılacağım işten; harika bir sürpriz oluyor ve ben Emir'e hamile kaldığımı öğrenince ne iş görüyor gözüm ne de başka bir şey.
Ortaklığınız pek güzel gidiyor, Bahar 2.doğuruyor, 2008 ekonomik krizi patlak veriyor, Elvan kurumsal hayat sinyalleri veriyor, Alper ( Bahar'ın kocası ) işten ayrılıyor ama Bahar tevekkül sahibi. Sakin ve dingin. Sıvarız kolları gireriz işe halim Allah modunda. Yılmak nedir bilmiyor. Sadece ne istemediğini biliyor. Hayatına giren sürprizlerden çok memnun. Bahar 'ı geri isteyen en son ki iş yeri ile Elvan 'ı tanıştırınca Elvan 1 gecede genel müdür oluyor.
Bravooo Bahar bravoooo diyorum yine. Ortağını kendi eliyle iş hayatına GM olarak yerleştiriyor; benim halim ne olacak diye hiç sormadan.
İşte o an hayatına; superman, pardon superwoman olarak gene ben giriyorum ( burada tevazu yapamayacağım, benim olayım budur; gülmek ve kahkaha atmak serbesttir )
Tutkulu bir kadın, sürprizlere açık bir başka kadın ile birlikte kendi hikayelerini yazmaya yola çıkıyorlar.
Bu defa Hayat 'ta yaptıkları yanlışları ; Yaşam'da yapmamaya kararlılar.
Çok eğlenmeli
Çok değil ama verimli ve keyifli çalışıp üretmeli,
Ne olursa olsun mutlu olmalı,
Tatile yaz harici de çıkılabilmeli,
Arada sırada işi kırılabilmeli,
Sabahları yoga/spor yapılabilmeli,
Arada iş için buluşup, iş konuşmaktan öte herşeyi ama mutlaka ''iç'' hallerimizi konuşabilmeli, iş unutulabilmeli,
Keşke dememek için ise her anın kıymetini bilmeli
diyorlar şirketin yazılı olmayan vizyon ve misyonunda. Zaten hiç bir şey yazılı değil ama pratiğe dönüşmüş bir halde.
Kurumsal hayatta yazılı olan herşeye rağmen hayata geçmeyen pratiklere KARŞIN bizim hikayemizde hiç bir şey yazılı değil ama pratikte, hislerde ve teslim edilen işlerde vuk'u buluyor.
Bravoooooo bize bravooooo oluyor.
2010-2015 UMUT
İki memur çocuğu, 2 Anadolu liseli, 2 ODTÜ'lü ; girişimci olunca biraz komik oluyor ama fena da olmuyor. Ticaret yapmıyoruz, ürün satmıyoruz, elle tutulur, 5 duyuyla hisssedilir hiç bir işimiz yok. Tam tersine elimizdeki herşey soyut.
Elimizde tuttuğumuz bir tek şey '' Umut ''.
Atlayıp Chicago 'ya gidiyoruz. Yaratıcı ve yenilikçi düşünme becerileri ve inovasyon teknikleri için.
Şans bize yardım ediyor. Kendimizi bir anda kitlelerin önünde buluyoruz. Kitleleri geçiniz kelli felli şirket yöneticilerin de önünde bulunca anlıyoruz ki umuttan öte katma değerli bir şey sunabiliyoruz.
Bahar şirketin sol beyni ben de sağ. Bahar süprizlere açık dediysek de benden gelen süprizlere karşı son derece temkinli!!!
Sabah sunum var; ben yogadayım, ertesi güne yetişmesi gereken çok önemli bir iş var, işin kendisi daha ortada yokken ben gece gezmelerindeyim derken Bahar bu kadar yaratıcı ve yenilikçi de olmamıza da gerek yok aslında diyor.
Diyor da kime diyor?
Zira asansöre binildiğinde yukarı kata çıkarken, inilecek katın ne olduğuna bakacak kadar bile temkinli aslında Bahar.
Zannımca O'nun hayattaki en önemli sınavı benim. Tutkularım ve ben.Cır cır konuşmalarım, konulardan konulara atlayışım, farklı tezlerim, illaki sorgulamalarım, hatta ateşli sorgulamalarım ile ben Bahar'ın başlı başına en büyük sınavıyım.
Sınavı olduğunu keşfedince ben, o andan itibaren O 'na daha büyük saygı duyup, her gün yetmez her an '' Bravoooo Bahar bravooooo ''der hale dönüşüyorum. Eeee ne de olsa kolay bir şey değil benimle başetmek !
Müşteri önünde, büyük bir sunumun ardından, daha müşteri bile bize yorum yapmamışken, 200 kişiye hitap ettiğimiz bir sahnede, ODTÜ 'de öğrencilerin önünde, eski patronlarımızın yanında, senin kocanın ve benim kocamın yanında hep aynı cümle dökülmeye başlıyor ağzımdan;
'' Bravooo Bahar bravoooooo ''
İçten, samimi, inanarak, saygı duyarak.
Yaşamımızın bu döneminde sayısız yaratıcı projeye, sayısız seyahate, sayısız komik toplantıya, sayısız stresli anlara, sayısız tartışmaya, sayısız çocuk ve koca çekiştirmeye birlikte imza atmışızdır.
Her birisinin tadı halen damağımda...Her birisi için ama istisnasız her birisi için sana teşekkürü borç bilir ve ;
Bravoo Bahar bravooo demek isterim tüm kalbimle.
2015- VEDA
Pek sevgili sol beynim, dostum, iş ortağım, manyak ve bir o kadar da komik, içinde cevher olan arkadaşım,
Hayatlarımızın farklı bir dönemine geldiğimiz şu günler adeta senin bana hediye ettiğin Ayşe Kulin romanları;
Hayat-Yaşam-Umut- Veda...gibi oldu.
Tek farkla biz birbirimize veda etmiyoruz.
Geçmişten getirdiğimiz ve birbirimize kattığımız herşeyimizle '' whole brainer '' olarak hayattaki yeni sürprizlere, daha donanımlı, daha keyifli ve daha bilgece yaklaşıyoruz o kadar.
Ben biliyorum ve eminim ki sen dantel oyası işler gibi ele aldığın yeni yaşamında- bensiz dahi !!!- herşey ama herşey çok eğlenceli olacak.
Eğlencenin yanısıra bol keşifli, bol keyifli, bol ağız tadlı, seneler boyu anlatılacak bol malzemelerle dolu olacak.
Yaşamın ta kendisi olacak önündeki yol.
Arada inişler olacağı kadar çıkışların da olacağı,
Gönlünün ve yüreğinin daha hafif,
Boynundaki gönül gözünün daha açık,
Gözünün ise hep güzeli göreceği günler olacak önünde.
Müzikal olarak eğer biraz eksik edersen kendini aklına beni getir yeter.
O zaman paylaştığımız tüm an'lara dair aklımıza, ağzımıza, kalbimize kazınmış müzikleri çalarım sana.
Uzaktan da olsa,
Biraz gülümsetebilirsem seni,
Okyanus girse de aramıza,
Ne ala.
Sensiz ben neler mi dinleyeceğim? Biraz melonkolik olsa da Adele'in yeni albumünün en gözdesi şu an benim için bu ...
Milyon yıl sürmüş ve sürecek dostluğumuz için ...
Nasıl dinleyeceğini biliyorsun pek tabiii.
Ses sonuna kadar açılacak, avaz avaz söylenilecek !!
Günde 10 doz yeter.
Arada da 1-2 gözyaşı döksen,
Tamamdır bu iş...
Bana da '' Bravooo Bahar Bravooooooo '' demek düşer.
adele million years agoadele million years ago