Son Gezi olayları üzerine hepimizin bireysel ve toplumsal duyarlılığının, farkındalığın arttığı bir gerçek...
Hal böyle olunca biraraya geldiğimiz her fırsatta farklı bakış açıları geliştiriyoruz. Bazen komplo teorilerine uzanıyor bazen ise amaçtan sapacak kadar hararetleniyoruz...
Her kafadan bir sesin çıktığı bir dönemde ben de konuya Maya takviminden dem vurarak gireyim istedim..
Aşağıdaki yazı 21 Aralık 2012 tarihinde takip ettiğim AstrolojiveBiz sitesinden alınmıştır..Ben o zaman okuduğumda da çok etkienmiştim..Yaşanan olayları da bu açıdan değerlendirince bir paralellik kurabilmek de şaşırtıcı geldi..Aynı web sitesinde halihazırda yaşanan bu olaylara daha güncel yorumlar da yapılmış durumda.. İlginizi çekebilir.
21 Aralık günü insanlık tarihi boyunca her zaman önemli bir tarih olmuştur. Neolitik dönem ve İlk Çağ'ın başlangıçlarında bile insanlar bu tarihi gözlemlediklerine işaret eden büyük taş anıtlar bırakmışlardır. Bunların içinde İnkalar ve İngiltere’deki Stonehenge en bilinenleridir. Türkiye’de de Göbekli Tepe yakında bu konularda kesinleşen ölçümlerle akademideki yerini alacaktır. İnsanların yapıtlaştırdığı anıtlarla gökyüzü arasındaki bağlantıyı araştıran ve ölçümlendiren bilim dalının adı akademide Arkeoastronomi (Archaeoastronomy) dir. Bu bölümün önemi giderek daha fazla ilgi çekmektedir. Arkeoastronomi Kısaca arkeoloji ve astronominin birlikte işlevselleştiği bir daldır, diyebilirim. Eğer bu konuyla ilgilenirseniz, Sophia Center Press’in wep sayfasını, Dr.Nicholas Campion, Prof. Clive Ruggles veya Prof. J.McKim Malville’in adlarını ve kitaplarını araştırabilirsiniz.
Tarihte 21 Aralık’ın her zaman insanlık tarafından önemli bir gün olarak belirlendiğini gösteren arkeolojik buluntular vardır. Bu tarih hemen her medeniyetin yapıtlarında önemli addedilmiştir. Dolayısıyla Mayalar’ın da bu tarihe işaret etmesi ve incelemesi çok olağan. Kış mevsiminin başlangıcını gösteren bu tarihin en eski tarihi buluntularda bile insanlığın önemsediği bir dönüm noktası olarak kabul edildiği anlaşılmış bulunuyor. Aynı sıklıkta rastlanmamasına rağmen gene de önemli olduğu anlaşılan bir diğer tarih de 21 Haziran günüdür. Tarih öncesi devirlerde yaşayanlar tarafından bile bu iki mevsim başlangıcı tespit edilmiş ve bunların anıtlaşması için büyük çabalar harcanarak dev boyuttaki taşlardan çeşitli yapılar günümüze kadar ulaşmıştır. Bunların gözlem, tören ve takvim oluşturmak amaçlı olarak yapıldığı aynı zamanda ticaret zamanlarını da belirlemek için kullanıldığı varsayılmaktadır.
Gelelim bu tarihin 2012 yılı için astrolojik olarak önemine. Gerçekten 21 Aralık tarihinde gökyüzü astrolojik anlamda önemli bir işaret veriyor mu? Bunun cevabı günümüz astrolojisinde de “evet”. Çünkü eşine her zaman rastlanmayan bir grafik oluşum 21 Aralık’ta kesinleşiyor. Bunun astrologlar tarafından adlandırılması, “büyük açı” oluşumları olarak tanımlanır ve her birinin bir adı vardır. 21 Aralık’takinin adı da YOD – Büyük ve ince bir V harfi olarak 3 gezegenin birbirleriyle uyum ve ayarlama gerektiren iletişimine işaret eden bir açı oluşumudur. Bu seferki YOD’un içinde Jüpiter, Satürn ve Plüton söz sahibi olacak. V harfinin temel tabanını Satürn ve Plüton’un uyumlu açısı belirliyor. Dolayısıyla seçilen öncelikler gücümüzü kullanış biçimini belirleyecek. Jüpiter ise her iki gezegenin birlikte etkilediği tek köşe noktasını işaretliyor. Yani bir anlamda Satürn-Plüton ikilisinden ortak gerilim Jüpiter’e yöneltilmiş oluyor. Bu durum en basit anlamda Jüpiter’in yorumunun önemini arttırır. Dolayısıyla astrolojik yorum öncelikle Jüpiter’in İkizler burcunda olmasıyla önem kazanacaktır. (Giriş sayfasındaki Jüpiter İkizler'de yazısını bir daha okuyabilirsiniz.)
Astrolojik olarak yorum yapıldığında gezegenlerin birbirleriyle olan iletişiminde derecelere bakılır ve bu dereceler birbirine yakın olduğu ölçüde açının olaysallığı vurgulanmış olur. 21 Aralık 2012 bu bakış açısıyla da bir öneme sahip, çünkü tam o gün 3 gezegen tam açı derecesiyle birbirlerini karşılıyorlar. Yani bir anlamda değişimin ortaya çıkabilmesi için kararlılar. Ancak, Jüpiter konumunda kendisini pek de güçlü hissetmiyor. İşte bu şekilde bakıldığında belki hayatımızdaki 3 önemli dinamiğin 21 Aralık itibarıyla kendilerini daha fazla hissettireceğini düşünebiliriz. Bunlar hayatın anlamını sorgulamak ve bu konuda pek de tatmin olamamak, seçim yapıp, öncelik belirlemek ve yapıcı bir değişim için gücü kullanmak olarak yorumlanabilir. Bu anlatım, üçlü dinamiğin olumlu kullanılması halinde geçerli olacaktır. Olumsuz kullanımı ise vicdanı ve anlamı boş vererek kısa yoldan seçimler yapıp, gerekirse bu hedef için herkesi yok sayarak ne pahasına olursa olsun yola devam etmek anlamını taşır. Kişisel boyutta bu anlamların simgelerini çözmek nispeten kolay olsa da dünya astrolojisinde bu derecede kolay bir çözüm olmayabilir.
Dünyada 2008’yılının sonundan beri gelişen stratejileri ve tercihleri gördükçe 21 Aralık’taki seçimin de politik, yönetimsel ve hukuksal anlamda olumlu kullanabileceğini düşünmüyorum. Aksine toplumların kandırılmasının politik boyutta daha da artacağını düşünüyorum. Bu konuda zayıf konumda olan Jüpiter bilginin objektiflik ve doğruluk içinde yayılmasını ve sorgulanmasını geciktirecektir veya zorlaştıracaktır diye düşünüyorum. Hakkaniyet ve adalet adına da çözüm getiren adımların atılacağını düşünmüyorum. Ancak tabiî ki bu bir son değil, Mart 2013’de gerçekler nispeten daha net bir şekilde anlamlandırılabilir. Geçmişin tercihleri daha vicdanlı bir şekilde değerlendirilebilir. Fakat gene de tüm bu durumun bilince çıkması veya gerçek hayata katılması Ağustos 2013’ü bulacaktır.
Eğer kişisel hayatınızda seçimlerinizde her zaman kendi vicdanınızı ve hayatın anlamını sorgulayan bir yapınız varsa o zaman bu dönüm noktasına geldiğinizde yeterince deneyimli olacağınız için içinizin rahat olacağını ve seçimdeki ayrımın sizi fazla rahatsız etmeyeceğini söyleyebilirim. Çünkü belki de yeteneğinizi bu ayrım vasıtasıyla daha fazla anlamlandırabilirsiniz. Ya da yeteneğinizdeki farklılaşmanın getirdiği fırsatlarla seçimlerinizi bir kez daha gözden geçirebilirsiniz. Belki şimdi yeni bir fırsatı değerlendirmek istersiniz, belki bilgilerinizin daha fazla kitle tarafından duyulmasına ihtiyaç vardır ve önünüze bu yönde bir seçenek açılır. O zaman Şubat ayından sonra daha fazla çalışacağınızı ve meşgul olacağınızı söyleyebilirim. 21 Aralık bu anlamda perspektifin köklü bir şekilde değişmesini sağlayan bir dönüm noktası olarak karşınıza önemli bir seçim veya yol ayrımıyla çıkabilir. Seçimlerinize dikkat edin ve mutlaka aktif olun. Tembellik, atıllık, kısa yollar, yüzeysellik, cahillik, yalan, dedikodu ve boş vermişlik bu dönemin en önemli gölgeleri olacaktır. Ne yapın edin, aynı bakış açısında kalmayın! Sorgulayın ve cevabını hesaplamadan sorun. Aslında şimdi sormak ve dinlemek zamanı, acele edip hemen cevap vermek zorunda değilsiniz. Hele-hele bilmeyi unutun, keşfetmek için sorun ve merak edin. Bilmek sonraki aşama olacak. Bildiklerinizi de şimdi sorgulasanız iyi olur. Ancak bu şekilde yeni öğretilere kendinizi hazırlayabilir ve daha sonra komple köklü değişimlerle hayatınızın temel seçimlerini herkese faydalı olacak şekilde değiştirebilirsiniz.
Herkes derken önce kendinizi kastediyorum tabiî ki. Ancak şunu da göz ardı edemeyiz, 21 Aralık tüm bu sürecin önümüze zahmetsizce veya kısa yoldan çıkmayacağına işaret ediyor. Yani eğer bu pozitif fırsatları değerlendirmek ve perspektifi değiştirmek istiyorsak, hayatın daha anlamlı olmasını veya bildiklerimizin daha geniş kitlelere yayılmasını istiyorsak bu konuda özellikle Mart ayına kadar ve hatta sonrasında ki aşamada Ağustos’a kadar kararlı bir çaba içinde olmalıyız. İşte bu noktada dış dünyadan uyarılar alsak da, bunun anlamlandırılmasında sıra dışı bir bilinç uyanışı içinde olmak gerekiyor. Artık sözlerin değil, atılan adımların ve yapılan tercihlerin yansıması önemli. Bu yüzden artık sözleri bırakabilir ve uygulamaya daha fazla önem verebilirsiniz. Ancak bu şekilde Ağustos ayında kendinizi kutlamanız mümkün, ya değilse hep aynı olmaktan ve devamlı şikayet etmekten kendinizi alamayabilirsiniz. Bu şikayetler bilmiş bir ukalanın ağzından çıkarcasına kendi kulaklarınızı bile rahatsız edebilir ve kendinize tahammülünüz giderek azalabilir. Sanırım hayatın hiçleşmesi bu şekilde başlıyor. Sorumluluk almayarak kısa yolu tercih edip yıkıcı bir tutum içinde ısrarla kalabilirsiniz. O zaman içi boş ama kendisi devleşmiş bir hayatı doldurma çabası ölüm korkusunu da aynı oranda arttırır.
Sanırım çevrede görmekte olduğumuz korkunun büyüklüğü bunun bir yansımasıdır. Bu uyarıyı yabana atamayız. Artık nasıl bir dünyada yaşamak istiyorsak bu konuda ciddi seçimler yapmak gerektiğini ve ciddi sorular sormak gerektiğini idrak etmek zamanı. Gerekirse adımlarınızı daha sonra atabilirsiniz, bu konuda acele etmeyin ama yeter ki bakış açısını şimdi değiştirin. O zaman korkuya rağmen yapılacak seçimler önünüzde kendiliğinden belirecektir. Önceliği, yolculuğun temel sorusunun oluşumuna ve dinlemeye verin! Duyduklarınız daha çok merak uyandırabilir.
Sevgiyle kalın, korksanız da keşif yolculuğuna ve sormaya devam edin! aslında belki de şu an için aslında başka bir seçeneğin olmayışı 21 Aralık'ta gökyüzündeki kader işareti olabilir. Belki bu kader'i yok saymak, beyhude bir çaba ve reddedişin getirdiği korku en temel engelleyicidir.