Nerden başlasam bilmiyorum. Neden bu zamanı seçtik onu da bilmiyorum.
Aramızdaki sessiz ama çok özel olan ve halen sürdürdüğümüz ilişkimizi neden bu zamanda herkese açmaya karar verdik bilmiyorum.
Belki de sadece artık kızın olarak değil de 40 yaşını geçkin bir kadın olduğum için, senin gidişini bir kayıp olarak algılamaktan çok öteye; gidişinle birlikte beni ben yapan herşeye ; başta dirayet ve farkındalık, kıymet ve şükür kavramlarını dibine vurduğum şu dönemi bilerek sen seçtin.
İçime girdin ve tarifi olmayacak bir şekilde yad edilmek istedin.
O kadar çok istedin ki; 23 senedir içimde sakladığım hazine sandığını herkese şu an açabildim.
Kendime, sadece kendime sakladığım seni ancak şu an herkesle paylaşabildim.
Seni o kadar iyi tanısınlar istedim ki geceler günler sana hazırlandım.
Aslında bir de fark ettim ki ; ben hiçbir şey yapmamışım bu hazırlık sürecinde bile.
Her şeyi ama her şeyi yaşadığın kısacık hayatta bile benim için bizim için sen en ince detayına kadar düşünmüşsün.
Kah yazılı kayıt altına alarak, kah 45 seneye sığdırdın hayatının izlerini fotoğraflar aracılığıyla bize ayna tutarak.
Yoksa nasıl anlatırdım başka türlü senin zerafetini, her daim iyimserliğini, üzerinden 40 sene geçse de fotoğraflardan çıkan ''halen ben aranızdayım dedirten '' enerjini, halen arkadaşların üzerindeki tesirini, arkadaşların için çok kıymetli oluşunu, babamla aranızdaki Hollywood starlarını andıran çekim gücünü, birbirinize yakışmanızı...
Bu sene idi sanırım Bahar'a alakasız bir günde alakasız bir an'da ''Ben annemin ardından hiç neden ben demedim; iyiki böyle acı yaşamaşım da erken yaşta; herşeye ama herşeye karşı dirayetli, ''derdimiz bu olsun '' bakış açısını öğrenebilmişim'' dedim. Bahar cevap vermekte zorlandı ama sadece şöyleyebildi '' Bunu da, bu farkındalıkla ancak sen söyleyebilirdin ''
Ben hep şanslı olduğumu bildim.Annemin de yanımda olamasa da hep şansım olmaya devam ettiğini bildiğim gibi.
Annemin sahip olmak istediği herşeye benim sahip olduğumu bildiğim gibi.
Ben çok şanslıyım.
Annem gitmeden önce herşeyi düşünmüş, çabalamış.İnanılmaz ağrıları varken bile dayanmış.
Sadece benim için .
Haber vermeden, benimle son bir kez görüşmeden, benden söz almadan gitmek istememiş.
31.12.1991.
Ankara Hacettepe Hastanesi.
Annemi tam 40 gün olmuş görmeyeli. Sağlığı hakkında bana bilerek hiç bir şey söylenmemiş. Zira üniversite sınavlarına hazırlanıyorum. Ailenin tüm fertleri babam ve ağbim Ankara 'da O'nun yanında; benim yanımda ise babaaannem.
Dediler ki; gelin Ankara'ya.
Yılbaşını birlikte kutlayalım.
Gittim o gün hastaneye.
Annemi gördüm şok içerisindeyim. Aldığı kortizonlardan tanınmayacak kadar şiş her yeri.
Biliyorum ve hemen fark ediyorum ki bu bir veda.
Boğazımda bir yumru, yüreğimde ise daha önce hiç hissetmediğim kadar bir kuvvet.
Annem gideceği için mahcup ama beni görebildiğine dayanabildiği kadar da mutlu.
Hissediyorum bunu iliklerime kadar.
Söz veriyorum bende anneme.
O'nu hiç mahcup etmeyeceğime, çok çalışacağıma, başarılı olacağıma söz veriyorum. Gözü arkada kalmamasını söylüyorum****
Ağlayarak çıkıyorum odadan.
O'nu son görüşüm oluyor.
Beni beklemiş olan annem; hemen ertesi gün huzurla artık gideceği yere gidiyor.
1.1.1992 oluyor tarih.
Ben de İzmir 'i arıyorum. Lerzan'a haber veriyorum annemi kaybettiğimi. İlk anda aklıma gelen ve nedense hep anaç bulduğum arkadaşımı.
1.1.2015. Alaçatı'dayız. Emir hasta olduğu için akşam programımız değişiyor ve evde kalıyoruz.Lerzan ve Berke geliyor bize spontan bir şekilde. 2 hafta önce annem için ; annemin çok istediği, istemekten öte kıvrandığı yad edilmeyi; ruhunu rahatlatmak için yaptığım mevlütü anlatıyorum.Anlatmaktan öte O'nun adına bastırdığım Yasin kitabını ve kendi el yazısı ile yazmış olduğu yemek tariflerini üzatıyorum O'na. Lerzan'a. Teşekkür ediyorum O'na. Ama biliyorum ki o an teşekkür eden Lerzan 'a annem. Tam tamına 23 sene sonra.
17 yaşındaki kızının verdiği acı haberi sırtlanacak bir yükü kaldırabildiği, herkesin kabul edemeyeceği bir sorumluluğu alabildiği için.
Ben de şu an anlıyorum ki o teşekkürü annem yine düşünmüş nasıl edeceğini. O gece evde oturmamız gerekiyormuş tıpkı onlarında spontan bir şekilde bize uğramaları gerektiği gibi.
Canım Annem; aramızdaki sırrı artık herkes biliyor oldu...Ne mutlu bize.
Mevlüt için bir video hazırlarken müzik konusunda çok ama çok kararsız kalmıştım.Vardı kafamda birkaç alternatif; derken yine annem yaptı yapacağını. Hem yaşına; hem dönemine hem de tüm duygularıma tercüman olacak müthiş bir şarkı çıkartt karşıma. Şaşırmadım. Ama mevlütte sordular nasıl bulduğumu, yakıştırdığımı bu şarkıya; anlatamadım.Şimdi öğrenmiş oldunuz sizde bu işin sırrını...
Canım Annem,
Ayla Ertekin,
Mekanın cennet ruhun şad olsun...