25 Aralık 2020 Cuma

Dostluk ve empati

Geçen gün halam ile telefonda konuşuyorduk. Bana, bana dair, unuttuğum ama anlattığında çok dokunan konuşmamızı anlattı. 

Annemin ölümünden 9 ay sonra Ankara'ya üniversite okumaya gittim. Okul zamanı Ankara'da halamların evinde kalıyor, tatillerde  Ankara -İzmir arası mekik dokuyordum. Bu mekik dokumalar hep Varan marka otobüslerle, genellikle gece vakti ve yine genellikle en şık, en tiki ! ( böyle bir kelime vardı o günlerimizde) halimizle yapılıyordu. Gece vakti uyuyunca ağzımızdan salya akabilir, ağzımız yüzümüz dağılabilir, hatta ve hatta horlayabilirdik  ama şıklığımız ve o otobüse nasıl bindiğimiz herşeyden  daha önemli hale geliyordu.

Kimi zaman sabaha kadar cırcır konuşulur, uyumaya çalışan azınlıklardan şşşt sesleri gelirdi. Kimi zaman beğendiğin çocuğun gözüne sabahta iyi gözükebilmek için tüm gece makyaj tazelemesi yapılırdı.  ( Bu yolculukları ayrıca yazmam gerekiyor beli olduğu üzere)

İşte yine bir tatil arifesinde o seyahatlerin birinde, yanımda oturan, kadın olduğunu düşündüğüm bir yabancının sorusu üzerine anlatmaya başlamışım. Annemin kaybını, hislerimi,   çok yeni olan travmanın bendeki izlerini.

Ne o anı ne de sonrasını hiç ama hiç hatırlamıyorum. Ama her ne olduysa İzmir 'den gelir gelmez halama  '' annemi ve yaşadıklarımı  otobüste yanımdaki kadının tekine anlattım. Beni, başıma gelenleri, yoksunluğumu, acizliğimi bir hikaye gibi dinledi '' demişim pişman bir şekilde. ''Halbuki ben hikaye anlatmadım. Başıma gelen ve beni çok üzen özel bir durumu paylaştım'' demişim.

Ve hemen ardından da eklemişim; 

Ben  o kadının bir kulağından girip bir kulağından çıkacak bir hikayesi olamam. Ben ve hikayem, ancak ve ancak beni anlayabilecek,  hikayeme kıymet verecek, beni anlayabilecek  dostlarımla paylaşılmalı.Sıradan bir kişiyle değil ''

Neredeyse 30 sene önce. Belki 18 'im belki 20 'yim. Yetişkinliğe yeni yeni geçtiğim bir dönemimdeyim.

Halam ise benim söylediğimden o kadar çok etkilenmiş  ki; kendisi bile kime ne anlatacağına, anlatacağı kıymetli bilgiyi kimin nasıl taşıyabileceğini ölçüp tartmış bu 30 sene boyunca. 

2020 'nin kıymeti bunu daha da anladığım bir dönem oldu  benim için. Evlere kapandığımız zaman diliminde, bunca sene biriktirdiğim dostlarımın hepsi ile daha sık ve düzenli görüşebildim. Tabiki teknoloji sayesinde. İster çocukluk arkadaşlarımla ister iş hayatından tanıdığım ama hayatımda çok kıymetli yerlere sahip dostlarımla bir ekran etrafında toplaştık. Düzenli ve ısrarlı bir şekilde. Hepimize iyi gelen bir şekilde. 

Genelde seanslarımız; ne dediğimizin belli olmadığı  bir şekilde hep bir ağızdan konuşmalarla, arada bir ''manyaksın kesin sen'' cümlelerinin iltifat olarak havada uçuştuğu, arada bir de  elimizde tuttuğumuz kadehlerden bir fırt alarak, konuların hararet derecesinin çok daha arttığı durumlarda  çocukların '' anneee çok bağırıyorsun uyuyamıyorum'' serzenişleri ile kesintiye uğrasada devam edebildi.

O yüzden çok net olarak söyleyebilirim ki 2020'nin benim için en önemli şükür duygusu;  sağlık ve ailemden sonra biriktirdiğim dostlarımdı.

Tüm bu dostlarıma hikayelerimi özenle ve önyargısız dinleyebildikleri, empati gösterebildikleri, bana her seferinde kendimi kendim gibi hissettirebildikleri için müteşekkirim. 30 sene önceki gibi bir pişmanlık yaşatmadıkları için daha çok müteşekkirim. 

2021 senesi için her birisine ayrı ayrı,  kendileri ve sevdikleri için önce sağlık sonrasında ise ağız tadı diliyorum.

Ne de olsa  onların ağız tadı benim ağız tadım demek... 

Ne de olsa onların hikayeleri benim kıymetli hikayelerim demek. 

Ne de olsa hikayeler bizi birbirimizi bağlayan en güçlü bağ demek. 

Güçlü bağlar ise umut, ümit, dayanışma, destek, elele tutuşmak, kardeşlik demek... 

Hepimize ama hepimize sırtımızı sıvazlayacak, gözyaşlarımızı kurutacak, gülmekten karın ağrıtacak  dostlarla geçecek yeni bir yıl diliyorum. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hoş geldim!

Yeni yılın ertesi, annemin başka diyarlara intikal edişinin tam göbeği, oğlumun yeni yaşının hemen öncesi bir zamanlardan merhaba! Uzun bir ...